ANLAM BUUDU
Farklı toplumlarda yaşayan insanların varoluşa dair esas ve ortak maksatları, varlık üzerinde belli başlı tasarruf hakları olduğu gibi o topluma has memuriyetleri, vazifeleri ve ayrıca şahsen ulaşacakları kemal noktaları bulunmaktadır. Sivil toplum hareketleri ve organizasyonları, bu evrensel insani değerler ve toplumsal hususiyetler doğrultusunda, insanların en anlamlı, gayeli, verimli ve insan onuruna yakışır şekilde hayatlarını idame ettirebilmeleri, sahip oldukları güzellikleri takdir edebilmeleri, olgunlaşmaları ve kemale ulaşmaları arzusuyla hareket etmelidirler.
İNSAN MERKEZCİLİK
İdeal bir toplum inşa etme ideal bireyler yetiştirmeden geçer. Bu yüzden sivil toplum hareketleri, toplumun kalkınması için ortaya koydukları projelerde, fertlerde dikkat edilmesi gereken unsurların, mekanizmaların, duygu ve düşüncelerin ıslahı, geliştirilmesi, terbiye ve tezkiyesi ile toplumların da maddi ve manevi terakkisini amaçladıkları bir model takip etmelidirler. İnsan merkezci bu yaklaşım bireylere yatırım yapmayı ve topluma örnek olabilecek insanlar yetiştirmeyi gerektirir.
BÜTÜNCÜL YAKLAŞIM
İnsanlar kalb, akıl, ruh, sır, nefis gibi farklı fakülteleri ve duyuları olan kompleks varlıklardır. İnsanın mikro yapısıyla toplumdaki ve umum kainattaki makro düzen arasında doğrudan ve dolaylı birçok ilişki söz konusudur. Sağlıklı bir toplum hayatı insanın bütün yanlarının gözetildiği ve farklı yanlarıyla inkişaf edebildiği bir durumda inşa edilebilir. Sivil toplum faaliyetleri, insanı böyle bütüncül bir şekilde ele alarak her birinin içtimai hayatta farklı vazife ve hisseleri olduğunu göz önünde bulundurmalıdır.
Ayrıca, mümkün ve uygun olduğu takdirde bir sivil toplum, kaynaklarının teksifini sadece şahsi ve lokal sorunlarla sınırlandırmamalı, imkanlarını daha geniş çaplı, insanlığı, diğer toplumları ilgilendiren problemlerin giderilmesi adına kullanmaya gayret etmelidir. Bu açıdan sivil toplum hareketleri sosyal problemlerin tespit ve tedavisinde tarihsel süreçleri, kişilerin ve toplumların yaralanmış ve bozulmaya yüz tutmuş türlü yanlarını ve ilgili diğer temel faktörleri göz önünde bulunduran, sistemsel, global, cami, külli bir yaklaşıma sahip olmalıdır.
BAĞIMSIZLIK HASSASİYETİ
Sivil toplumları devletlerden ve siyasi yapılardan ayıran en önemli özelliklerden biri hukuk çerçevesinde inisiyatif almaları ve toplumun ihtiyaçları doğrultusunda kendi karar mekanizmalarıyla bağımsız hareket edebilmeleridir. Bu tanım gereği, sivil toplumlar bulundukları ülkelerde, o ülkelerin bir parçası olarak, kendilerine temin edilen temel hak ve özgürlüklerin ışığında, farklı makamların hükmü altına girme mecburiyetinde olmadıklarının bilincinde ve siyasi angajmanlardan uzak bir şekilde idari/ekonomik bağımsızlıklarını ve orjinalitelerini muhafaza etmeye özen göstermelidirler.
TOPLUMSAL DESTEK
Anlam ve mutluluk arayışıyla bir araya gelen insan topluluklarında birçok yapısal ve şahsi problemle karşılaşılabilmektedir. Bu problemler maddi olabilecekleri gibi manevi nosyona da sahip olabilirler. Sivil toplumların başlıca meselelerinden birisi, faaliyet gösterdikleri zeminlerin dahilinde eğitim, diyalog benzeri projeler ve şiddetsiz aksiyon vasıtasıyla toplumların maruz kalabilecekleri problemlere ve tahribata karşı set çekmek, halihazırdaki yaraları sarmak, mevcut problemlerin tespit, teşhis, tedavi süreçlerinde gerekli yapıcı önerileri ve toplumsal desteği sunmaktır.
Ayrıca, sivil toplumların başlıca program, metot ve maksatlarından birisi, bulundukları toplulukları her türlü kargaşadan korumak ve sahip oldukları kuvveti toplumsal barışın, sosyal harmoninin, güvenli bir toplum hayatının tesisini ve muhafazasını netice verecek çalışmalarda kullanmak olmalıdır. Bu düşünceyle, sivil toplum hareketleri, şahsi ve toplumsal hayata faydalı olduğunu düşündükleri ölçü ve prensiplerindeki hassasiyetlerinin gereği olarak duyup hissettiklerini başkalarına da duyurmaya ve mazhar olduklarını başkalarına da ulaştırmaya gayret etmelidirler.
METOT MEŞRUİYETİ
Başarıya giden her yol mübah değildir. Mübah olmayan yolla gidilen şey başarı değildir. Ahlak ve hukuk prensiplerine aykırı araçlar amacı da geçersiz kılarlar. Sivil toplumların topluma ve insanlığa faydalı olma yolundaki hedefleri hukuki ve ahlaki olduğu gibi bu maksatlar adına yapılacak çalışmalar da hukuki ve ahlaki zeminde gerçekleşmelidir. Bu metodolojik meşruiyet ve ahlaklılık sivil toplumların en mühim ve hayati değerleri arasında sayılmalıdır.
DOĞRULUK RUHU
Doğruluk fertlerin ve toplumların hayat düğümü, nizamının lazımı, kemalinin vasıtası ve terakkisinin yörüngesidir. Doğruluk, uzun vadede, bir toplumda en çok aranan, rağbet gören, kıymet verilen bir meta hükmündedir. Bu açıdan, toplum düzenine, kemaline ve kalkınmasına hizmet etmek isteyen sivil toplum fertleri, yalanın her türlüsünden uzak durmalı, her şart ve zeminde mutlaka güvenilir ve doğru olmalıdırlar.
Yalan ve doğru kavramlarının kapsamı çok geniştir ve bu kavramlar toplum faaliyetlerinin genişliği ölçüsünde farklı şekillere bürünebilirler. Sivil toplum fertlerinin gerçekle çelişecek söz ve tavırlardan, riyakarlıktan, dalkavukluktan, yapmacıklıktan, ikiyüzlülükten uzak durmaları gerektiği gibi bu fertler insanları doğrudan ve gerçeklikten uzaklaştıran sebeplerin ortadan kaldırılmasında, doğrunun ve doğru bilginin temininde de azami gayret göstermelidirler.
ÖZVERİLİ ÇALIŞMA
Sivil toplum faaliyetlerinde hareketin illeti, tercih sebepleri ve teşvik edici unsuru spesifik şahıs ve makamların takdiri, beğenmesi ve alkışlaması olmamalıdır. Bunlar kasten istenilmemekle birlikte toplum faaliyetlerinin makbuliyetine, fıtratta ve toplumda karşılığına alamet olarak ve insanlarda oluşturacakları güzel tesirler adına kabul edilebilir. Bu açıdan şahısların ve toplumların maddi ve manevi kalkınmasını arzu eden bir sivil toplum, karşılıksız, bir fayda ve çıkar beklemeden aksiyonda bulunmalı, hareketin ve varoluşun gayesini fayda mülahazasına bağlayan pragmatizmden uzak durmalıdır. Kolektif ve uzun vadeli hareket etmek isteyen sivil toplumlar, hazır ücret beklememeli, hareketin mükafatı veya semeresi ile meşgul olmamalı, şahsi faydalara alet olmamalı ve onlara siper edilmemelidirler.
Ancak özverili bir çalışma ile kuruluş gayesini yerine getirebilecek bir sivil toplum hareketinin fertleri, yine bu tanım gereği, fayda ve ayrıcalık elde edememe karşısında inkisar yaşamamalı, mükafat ve menfaatlerin dağıtılması zamanında unutkanlığı, çalışma ve iş teklifi vaktinde ise kendini ileri sürmeyi kemal olarak görmeli ve içtimai hayata bu bakış açısıyla iştirak etmelidirler.
BİLİMSEL DÜŞÜNCE
Sebeplerin ruhunu kavrama, tabi kanunları ve külli kaideleri keşfetme, sebep-sonuç ilişkilerini gözetme, varlık kitabındaki maslahat ve gayelere vakıf olma, farklı kaynaklar ve metotlar vesilesiyle bunlardan muradı araştırma ve her hal, davranış, plan ve projede bunları yakın takibe alma gayreti olarak tanımlanabilecek bilimsellik hayatın farklı ünitelerinde yer alan sivil toplumların da şiarı olmalıdır. Bir sivil toplum yapılanması faaliyetleriyle irtibatlı cari kanunları, mefhumları, mukaddimeleri, sebep-sonuç ilişkilerini kavrayıp hiçbir boşluk bırakmayacak şekilde ve kemal-i dikkatle bunlara riayet etmeye çalışmalıdır.
Bu konudaki en önemli hususlardan biri tedricilik ve tekâmül kanuna riayet etmektir. Toplumların iyileşmesi ve sürdürülebilir kalkınması acelecilik kabul etmeyecektir. Bu sebepten ötürü, sivil toplum yapıları şahısların eğitiminde, yetiştirilmesinde ve toplumların ıslahında gerekli basamakları gözetip ilel-i müteselsiledeki terettübe ve takvime saygılı olmakla gerçek anlamda yapıcılığı ve sürekliliği hedeflemelidirler.
DÜŞÜNCE VE AKSİYON TASARRUFU
Burada tasarruftan maksat bir sivil toplum hareketinin mevcut enerjisini kendi yolunda harcamasıdır. Toplumdaki belli boşluklara belli bir vizyon ve misyon çalışmasıyla odaklanan bir sivil toplum oluşumu, dikkatini dağıtıcı meselelere odaklanmak, bilgi kirliliklerinde boğulmak, başkalarının çalışmalarını yaymakla meşgul olmak, onlara alet olmak veya onları tahrip etmek yerine, kendi değer, esas ve prensiplerini müdafaa ve tamire yoğunlaşmalı ve bununla kanaat etmelidir. Bir sivil toplum hareketi, mevcut enerjisini kendi gündemi ve doğru bildiği işler için harcamalı, yarışacaksa güzel ve faydalı işlerde yarışmalı, daima olumlu ve yapıcı olmaya çalışmalıdır.
Her oluşum destekçilere sahip olduğu gibi beraberinde muhalefet eden insanları da getirebilir. Sivil toplum fertleri kendilerine karşı çıkanlara münakaşa suretinde, öfke ve aynıyla mukabele ederek sınırlı enerjilerini ve sabırlarını dağıtmak yerine, düşmanlığa girmeme, affedici olma, soğukkanlı davranma, iyi geçinme, arayı bulma, itiraz noktalarını izah etme, proaktif hareket etme ve mümkünse farklı/yeni pazarlar arama yolunu seçmelidirler. Yine fertler toplum adına maddî-mânevî herhangi bir faydası dokunmayan, gereksiz, boş, malayani, fuzulî faaliyetlerden, herhangi bir bilgi ve tefekküre dayanmaksızın, sırf hakaret ve istihzada bulunma maksadıyla ortaya konan incitici, çirkin söz ve davranışlardan uzak durmalı, içinde bulundukları toplumları devamlı neticesi faydalı olan işlere davet etmelidirler.
Ayrıca bir sivil toplum hareketinin fertleri, neticenin elde edilmesinde iktidarları dahilinde olan ve iradelerine bakan fiillere yoğunlaşmalı; sınırlı sermayelerini, enerjilerini ve sabırlarını merak saikasıyla ilgi alanlarına giren geniş dairedeki lüzumsuz, faydasız, geçici, kıymetsiz ve afaki işlerde değil, etkili olabilecekleri küçük dairelerdeki lüzumlu, hakiki, ehemmiyetli ve daimî işlerde kullanmalıdırlar. Bunu gerçekleştirebilen sivil toplum fertleri, bir neticenin elde edilmesinde, sınırlarını müdrik bir şekilde, iktidarları dahilinde olan ve iradelerine bakan fiillere yoğunlaşır; neticenin vücudu için gerekli olan, iradelerini ve etki alanlarını aşan diğer şeylerle meşgul olmamaya, hareketlerini bunlar üzerine bina etmemeye ve bunlar altında ezilip rahat ve istirahatlerini lüzumsuz kaybetmemeye dikkat ederler.
BASİRETLE HAREKET
Sivil toplumlar, varlıkta mekni bulunan fıtrat kanunlarıyla çatışmamalıdır. Bu açıdan insanlarda ve toplumlarda olabilecek mevcut bazı beklenti, hassasiyet, zaaf ve arzuları görmezlikten gelmek doğru olmayacaktır. Basiretli hareket bu kanunları gözetmeyi, makul hareket etmeyi, kendilerine hizmet götürülen insanların seviyesini anlamayı, kabul edilebilir bir metoda ve dile sahip olmayı gerektirir. Sivil toplum yapıları, topluma vermek istedikleri şeyleri sunarken mesajlarını ölçüsüz, tepeden inme, tarafgirlikle, mücadele ve münakaşa suretinde değil insafla, hakkı tesis etmek niyetiyle, inatsız bir surette, fikir alışverişi şeklinde, zihinleri bulandırmadan, delilleriyle, insanların ve toplumların ihtiyaç ve kabiliyetlerine göre ifade etmelidirler.
SINIRLARINI BİLME
Sivil toplumların tanımını ve konumlarını belirleyen belli sınırlar mevcuttur. Sivil toplum hareketleri kapasitesinin sınırlarının, yoksunluklarının, ihtiyaçlarının, kusur ve noksanlarının bilincinde olmalıdırlar. Vizyon ve misyon gereği, sivil toplum hareketleri, iddiadan, domine etme düşüncesinden, hegemonik ihtiraslardan, kendine büyük makamlar yakıştırmaktan ve bu makamlarda kendini muhafaza etmek için yapmacıklığa, zorlamalara, kendini satmaya ve türlü başka zorluklara düşmekten uzak durmaya çalışmalıdırlar. Belli başarılar elde eden sivil toplumlar bunları fıtri ve varoluşsal vazifelerinin tabi bir neticesi olarak görmeli, gurura götürebilecek, realitede mevcut kayıtları ve hadleri unutturacak sebepleri ortadan kaldırmalıdırlar.
HİMMETİ ÂLÎ TUTMA
Bir sivil toplum oluşumunun kıymeti gayretinin kapsamı ile doğru orantılıdır. Plan ve projelerde daha fazla insanı mülahazaya alma, herkesi kucaklama, hiçbir kimseyi ihmal etmeme, progresif hareket etme, daima daha iyiyi ve güzeli hedefleme yüksek bir vizyonun tezahürü, terakki vesilesi, medeni toplumların şiarı ve insanın doğal yapısının gereğidir. İnsan merkezli bir sivil toplum kuruluşunun fertleri, egosantrik fikirlere ve tarafgirlik mülahazalarına girmeden, dost ve düşman ayırmadan sahip oldukları maddi ve manevi birikimi başkalarıyla paylaşmayı mükellefiyet kabul etmelidirler.
KOLEKTİF ŞUUR
Kolektif düşünce ve hareket çok farklı aktörlerle birlikte ve çok farklı formatlarda olabilir. Öncelikle sivil toplum hareketleri bulundukları alanda daha önceden hizmet vermiş kişiler ve toplumlarla duygu ve düşüncede bir birlik içerisinde olmalı, onların kazanımlarını en rantabl şekilde değerlendirebilmelidirler. Bir sivil toplum hareketi selefleriyle; hususi manada kendi mesleğiyle, geleneğiyle alakalı ve yolunun öncüleri olarak gördüğü kişilerle, umumi manada da toplumların kalkınması için gerekli olan hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeye nafi san’atların ve hakkaniyete hizmet eden bilimlerin gelişimine katkıda bulunan ilim insanlarıyla bir düşünce birliği içerisinde olmalıdır.
Tanım itibarıyla kolektif yapılar olan sivil toplum kuruluşları, hususiyle içinde bulunduğumuz zaman diliminin de bir gereksinimi olarak, heyetlerle hareket etmek, kardeşlik, muhabbet ve dayanışma zeminleri tesis etmek durumundadır. Bu açıdan bir sivil toplum bilgi, karar ve iş üretme mekanizmalarında kolektif şuura ve modellere sahip olmalı, bunların icra ve muhafaza edilmesi için çalışmalı, ortak akla önem vermeli, işlerini istişareyle ve mümkünse katılımcıların ittifakıyla yapmaya özen göstermelidir. İştirak düsturuyla ve kolektif hareket edebilen sivil toplumlar, grup düşüncesinin ve otoriteryen temayüllerin önüne geçecek, çoğulculuk ve çeşitliliğe imkân sağlamış olacaklardır.
Ayrıca bir sivil toplum yapılanması, toplumda mevcut bulunan ve ona farklı yönlerden katkı sağlayan diğer aktörlerle de ortak hareket edebilmelidir. Böyle bir şuur, farklı kişiler ve toplumsal yapılanmalarla, ihtilaf sebebi meseleleri nazara almadan ve çekişmeden, toplumda mevcut bulunan cehalet, fakirlik, tefrika gibi sosyal problemlerin çözümü, temel hak ve özgürlüklerin muhafazası ve geliştirilmesi, toplum huzurunun arttırılması gibi ortak gayeler ve değerler etrafında samimi ittifak etmeyi gerektirir. Yine bu şuurla, bir sivil toplum hareketi, kendi değerleriyle çatışmayan, başkalarına ait güzel, faydalı sıfat, kabiliyet, ürünleri almaya açık olmalıdır.
Toplumsal şuur ve muvaffakiyet, birleştirici bir gaye-i hayal etrafındaki iradi birlikteliklerle mümkündür. İnsanlar arasında telifin oluşmasında sivil toplum fertlerinin gönüllü olarak sorumluluk alıp gayret göstermeleri önem arz eder. Ayrıca, toplum içinde birlik ve beraberlik vurgulanmakla birlikte, vesileler, metodoloji ve formattaki farklılıklar da birer zenginlik olarak görülmelidir.
GÜVEN TELKİNİ VE ŞEFFAFİYET
Sivil toplumlar programlarında şeffafiyet, etik kurallar ve hesap verebilirliği esas almalıdırlar. Bir sivil toplum hareketi, idare-i maslahatçılık yapma, oportünist davranma ve salt intiba bırakma maksatlı değil, gerçek anlamda çevresindekilere güvendiğini, emniyeti temsil etmeye çalıştığını, iç ve dış bütünlüğüne sahip olduğunu ifade etme, ayrıca toplumun farklı kesimlerinde oluşabilecek endişeleri izale etme adına, farklı kültür ve anlayıştaki insanları bir araya getiren ve onlara faaliyetlerini müşahede etme, iç dünyasına muttali olma imkânı sunan platformlar tesis etmelidir.
FAİKİYET MÜLAHAZASINI TERK
Sivil toplum fertleri bulundukları konumlarını ve sahip olduklarını gerçeğe en yakın haliyle tespit, hakkı ve ittifakı tesis, ideallerini ve mesajlarını tüm berraklığıyla temsil edebilmelerinin önüne geçecek hayali, farazi, herhangi bir delile dayanmayan şahsi ve kolektif benlikler, üstünlük mülahazaları inşa etmemeye varsa terk etmeye çalışmalıdırlar. Özellikle, bir sivil toplum hareketini temsil noktasında bulunanlar, tevehhüm ettikleri makamlarını ve kişisel özelliklerini toplumsal nüfuz elde etmekte kullanmamaya özen göstermeli, enaniyet ve faikiyyet duygularından kaçınıp tevazuu esas almalıdırlar.
MUHASEBE DUYGUSU
Bir sivil toplum yapılanması, idari mekanizmalarında yetkilerin ayrılmasına, karşılıklı denetime önem vermeli, sürekli muhasebe duygu ve düşüncesine sahip olmanın, kendisiyle yüzleşip hesaplaşmasının gerekliliğine inanmalı ve bu gaye etrafında farklı kesimlerin de eleştirilerine ve fikirlerine başvurmalıdır. Böyle bir muhasebe duygusu hem fertlerde hem karar mekanizmalarında fren ve denge sistemleri inşa etmeyi, ombudsmanlık kurumu hükmü görecek çalışmalar yapmayı gerektirir. Bir sivil toplumun hesap verebilir olma, geri bildirim alma, kontrol mekanizmaları tesis etme, kendi kendini muhasebeye çekme adına yapacağı yatırımlar mevcudiyeti ve devamlılığı için hayati önem arz etmektedir.
ETKİLİ İSTİHDAM
Bir sivil toplum hareketi, toplum hayatı adına ortaya koyduğu projelerde tayin ve tavzifte bulunurken insanları çok iyi okumalı, çok iyi test etmeli ve karakterlerini çok iyi keşfetmelidir. Müşterek akıl ve kolektif şuurla kabiliyetlerin doğru okunmasına, yerli yerinde ve inkişaf edebilecekleri konumlarda istihdam edilmesine çalışmalıdır. Ayrıca kişilerin istihdamında ehliyet ve liyakat esas alınmalı, nepotizme asla fırsat verilmemelidir.
Sivil toplumlar, insanların kıymetli bir cevher hükmünde olan potansiyellerini, kabiliyetlerini doğru yolda değerlendirmeye ve yüksek gayelere yönlendirmeye çalıştıkları gibi fertlerin temel maddi ve manevi ihtiyaçlarını gözetmeyi, bilgi eksikliklerini gidermeyi ve insanca yaşamalarına rehberlik etmeyi de onların kendi üzerindeki hakları olarak görmelidir.
ÖZÜ MUHAFAZA
Sağlıklı bir toplum hayatında farklılıkların birbirlerini erittiği değil bir arada yaşadıkları bir düzen mevcuttur. Farklı kimliklere saygı duymak, onları kendi konumlarında kabul etmek, incitilmiş yanlarını restore etmek, kendilerini ifade imkânı hazırlamak, asimilasyon işmam eden tavırlardan uzak durmak böyle bir düzenin olmazsa olmaz unsurlarındandır.
Bir sivil toplum hareketi, farklı bilgi kaynakları ve kültürler ile münasebetlerini kendi oturaklaşmış ölçüleri ve değerleri zaviyesinden değerlendirmeli ve yararlı hale getirmeye çalışmalıdır. Yine öze saygının gereği olarak, başka kültürlerin ve toplumsal aktörlerin kendisinden aldıkları şeyleri de onların değerlerine göre yorumlayarak almalarına dikkat etmelidir.
Farklı kimliklere saygı duymanın başında kutsala ve inanca saygı konusu gelmektedir. Sivil toplum hareketleri, özü itibarıyla birçok kesimin kabul ettiği, saygı duyduğu, değer atfettiği inanca dair meselelerin korunmasına, başkasının kutsalına saygı düşüncesinin bütün insanlığa mal edilmesine ve insanlık adına herkeste bu duygunun uyarılmasına çalışmalıdırlar. Toplumların ve fertlerin değerleri karşısında saygısızlığa, nefret söylemlerine, nefret suçlarına karşı tepkilerini müsbet ve medeni çizgide ortaya koymalı ve ilmi ve hukuki yolları kullanarak bu konuda yapılan çirkinlikleri izale etmeye çalışmalıdırlar.
MUTLAK ÜMİT
Ümit fertlerin hareket etmelerini ve aksiyona devam etmelerini, dolayısıyla yokluktan varlığa ermelerini, dolayısıyla toplumların dirilmelerini ve gelişmelerini sağlayan bir inanç ve seziş meselesidir. Ümitsizlik yüksek ahlaki değerlerin takdir edilmemesine, motivasyon düşüklüğüne, tembelliğe, nemelazımcılığa ve şahsi menfaatlere odaklanmaya sebebiyet verir. Bu yüzden, sivil toplum hareketleri, tanımları gereği, ümitsizlik hastalığına mutlak karşı olmalı, hiçbir şart ve durumda insanlar ve hadiseler hakkında ümitsizliğe düşmemeye özen göstermeli, daima bardağın dolu tarafını görmek suretiyle yoklukta varlık cilveleri yakalamaya çalışmalı, savundukları değer ve prensiplerin, medeniyetin güzelliklerinin ve beşere menfaati olan iyiliklerin üstün geleceğine, geleceğin daha parlak olacağına dair mutlak bir ümitle hareket etmelidirler.
AFV U SAFH
Sivil toplum hareketleri kimi zaman çeşitli sebeplerden ötürü reddedilebilir, alaya alınabilir, haksızlığa ve zulme maruz bırakılabilirler. Bir hareketin güzergâh üzerinde maruz kaldığı şeyler dahil, varlık sahasına çıkmış her şeyde mutlak ve izafi, kısa ve uzun vaadeli hayırlar mevcuttur. Bu pozitif düşünce modeline göre, her problem o sivil toplum oluşumu için sürekli bir öğrenme ve gelişme zeminidir. Karşılaşılan zorluklar o toplumdaki potansiyellerin ortaya çıkmasını sağlarlar.
Fertlerin, toplumların ve neticede topyekûn insanlığın kalkınmasını arzu eden sivil toplum hareketleri, başkalarının ferdi kusurlarını, bed muamelelerini ve haksızlıklarını hazmedip eritebilecek sistemler geliştirmeli ve böylelikle afv u safh yolunu tercih etmelidirler. Bununla beraber, toplum hukukuna tecavüz sayılan suç ve zulümler karşısında hazm-ı nefs etmeyip tavzih, tashih, tekzip veya daha başka hukukî yollarla bu minvaldeki kötülükleri savmaya çalışmalıdırlar.