Sorry, this entry is only available in Turkish. For the sake of viewer convenience, the content is shown below in the alternative language. You may click the link to switch the active language.

Gerilim stratejisi (stragey of tension), bir topluluktaki stres ve korkuyu türlü yöntemlerle köpürtmek suretiyle sağlanan bir sosyal kontrol yöntemidir. Amacı, toplum fertlerinin ve gruplarının hem birbirine hem de dünyaya karşı büyük bir güvensizliğe itilerek toplumdaki otorite figürlerine (ulusal hükümetler, ordu, karizmatik lider gibi) yönelik çocuksu bir bağımlılık geliştirmelerini temin etmektir. Stratejinin temel mantığı ve fonksiyonu ‘geleceğini, can güvenliğini, maddi imkanlarını, statüsünü, hayat standartlarını vb. tehlikede gören ve kendini güvensiz hisseden insanın güçlü bir otoriteye sığınarak güvende olma hissini tatmin etme eğiliminin maniple edilmesidir; korkan çocuğun anne babaya sığınması, yanlarından hiç ayrılmak istememesi gibi. Böylelikle güvensizlik hissi ne kadar artırılırsa kişilerin otorite figürlerine çocuksu ve sorgulamayan duygusal bir bağ ile bağlanmaları da o oranda artmaktadır.

Soğuk savaş döneminde NATO tarafından askeri darbelere ve ‘asker gibi güçlü bir iradenin vaziyeti kontrol etmesine’ halk nezdinde zemin hazırlamak ve böylelikle ülke içindeki muhalif güçleri olağanüstü hal bahanesiyle daha tesirli bir şekilde sindirmek için kullanılan bu yöntem daha sonraları da kullanılmıştır.

Kişilerdeki bu güvensizlik ve acizlik hissini oluşturma adına, ekonomik güvensizlik, geleceğin belirsiz hale gelmesi, iş güvencesinin yitirilmesi, temel toplum ve altyapı işleyişlerindeki aksamalar, can güvenliğinin azalması, hak ve özgürlüklerin kısıtlanması ve savaş tehdidi gibi yöntemler zikredilebilir. Bu korkuyu oluşturmada en yüksek tesire sahip yöntem ‘savaş tehdidi’dir. Bir strateji olarak kullanılma durumuna örnek olmasa da, kendilerini savaş tehdidi altında hisseden Amerikan halkı 11 Eylül hadisesi öncesi %50 olan Bush yönetiminin oyunu hemen sonrasında %87’ye,  Irak savaşı öncesi yüzde %57 olan oyunu hemen sonrasında yüzde %71’e çıkarmışlardır.

Bedeller

Temelde “güvende hissetme” etrafında örgülenen ve insanların temel ihtiyaçlarını (basic needs) hedef alan bu psikolojik harp ve sosyal kontrol yöntemi yüksek dozda ve uzun süreli kullanıldığında bir kısım ağır bedeller de ortaya çıkarır.

Belli bir hedefe varmak için kısa süreliğine kullanılan bu yöntem olağan hale geldiğinde, sürekli tehdit oranı artırıldığında, toplumdaki bağlar güvensizlik ile çözülmeye başladığında ve toplum ancak, tabir caizse, ‘korkudan mamul enerji içecekleri’ ile hareket edebilir ve ayakta durabilir hale geldiğinde ise durum tamamen farklı bir hal alır.

Ahlaki Çözülme

Toplumsal kutuplaşma, dejenerasyon, şiddet sarmalının artması, üretimin azalması, temel ihtiyaçlardan ve haklardan mahrumiyet gibi bedellerin yanında en ağır bedellerden biri olan ahlaki çözülme de toplumda görülmeye başlar.

Hayatta yaşanan zorluklar ve stres temelde insani gelişim için gerekli enerji ve motivasyonu temin eden unsurlardır. İyi bir eğitim, disiplin ve ahlaki altyapıya sahip bireyler için belli oranda yaşam stresi ve bu strese verilen yapıcı tepkiler ahlaki, zihni ve maddi gelişimin de önünü açar. Ayrıca, vücuda vurulan aşı gibi kişiyi daha büyük problemlere karşı bağışık ve hazırlıklı hale getirir.

Fakat iyi bir zihni ve ahlaki disiplinden geçmemiş, temel ihtiyaçları sağlıklı yollarla giderilmemiş ve mahrumiyet psikolojisi içinde yetişmiş fertler ve toplumlar için bu tür sun’i, yüksek dozlu ve uzun zamanlı stres dönemleri aynı zamanda bir karakter testine dönüşmektedir. Bu dönemlerde tahkim edilmemiş zaafiyet alanları çözülmekte, terbiye edilmemiş kötü alışkanlıklar tahakkümünü artırmakta, temel ihtiyaçlar etrafında oluşan endişe kişileri hırçınlaştırmakta, tehdit algı eşiği yükselmekte ve insan insanın kurdu haline dönüşmektedir.

Tabiatıyla baskının her geçen gün arttığı, fertlerin yıkıcı tepkileriyle yenilerinin tetiklendiği ve gerginliğin derinleştiği böyle bir atmosferde şiddet, kaba kuvvet, düşmanlık, tecavüz, gasp, yalan, iftira, aldatma gibi ‘hayatta kalma’ adına sergilenen cevabi davranışlar, altta yatan derin bir toplumsal hastalığın ve korkunun yüzeye vuran zahiri semptomları olarak, artış göstermektedir.

Stresle Başa Çıkma Stratejileri

Gerginliğin ve tehdidin yükseldiği böyle ortamlarla başa çıkma adına bir çok stratejiden bahsedebiliriz. Kimi yapıcı kimi yıkıcı bu stratejilerden hangisini seçtiğimize bağlı olarak, gerginliğin dozu, hadiselere yüklediğimiz mana, sosyal, zihni ve duygusal fonksiyonlarımızın kalitesi  değişmektedir. Temelde başa çıkma stratejilerini üç gruba ayırmak mümkündür:

Değerlendirme Odaklı Stratejiler

Değerlendirme odaklı stratejiler strese yol açan durumla ilişkili düşünce süreçlerini değiştirmeye çalışır. Bu durumlarda insanlar stres kaynağı olan hususa öncekinden daha farklı yaklaşarak veya hedeflerinde ve değerlerinde değişime giderek düşünme biçimlerinde alternatif yaklaşımlara yönelirler. Bu stratejinin temel odağı kişinin kendi zihni yaklaşımlarında meydana getireceği değişimlerdir. Değerlendirme odaklı stratejiler, bir soruna açık bir çözüm bulunamadığında ve kişinin kendini mevcut haliyle bir çıkmazda hissettiğinde daha ziyade ön plana çıkarlar. Strese sebep olan şeyi değiştirmek yerine, o şey hakkında nasıl düşündüğümüzü değiştirmemize yardımcı olurlar.

Mesela, fıtraten zorlu bir insanla yaşamak yada belli bir süre vakit geçirmek durumunda kaldığınızda sürekli şikayet etmek, kızmak yada küsmek yerine şu an bir okulda olduğunuzu ve “Zor Fıtratları İdare Etme” dersi aldığınızı düşünmek böyle bir stratejiye örnek teşkil edebilir. Şu sorulara ve benzerlerine odaklanarak stresli durumu bir gelişim vetiresine çevirmek mümkündür:

  • Bu dersin gayesi nedir?
  • Bende hangi hasletleri ve kabiliyetleri geliştirmeyi hedeflemektedir?
  • Zihni dünyamda mevcut hangi önyargılar bu hususla daha sağlıklı baş edebilmemi engellemektedir?
  • Gösterdiğim tepkiler arasında işe yaramayan hatta durumu daha da kötüleştiren tutum ve davranışlar nelerdir?
  • Böyle bir baskı bende hangi zaafları ortaya çıkarmaktadır? Neden?
  • Ne tür bir duruş ve tutum böyle durumlarda her iki tarafa da faydalı olur?
  • Zorlu kişiyi böyle davranmaya iten, altta yatan ana sebepler nelerdir? O sebeplere ben de maruz kalsam nasıl davranırdım? Karşı tarafın nasıl davranmasını beklerdim?

Problem Odaklı Stratejiler

Problem odaklı stratejiler, kendimizden daha ziyade, strese sebebiyet veren problemin nedenini veya stres faktörünü ele almayı ve değiştirmeyi hedeflemektedir. Bu durumlarda insanlar problemi araştırarak, hakkında bilgi edinerek ve çözmek için gerekli yönetim becerileri öğrenerek stres kaynaklarını değiştirmeye ya da ortadan kaldırmaya çalışırlar. Stres çalışmalarının öncülerinden Folkman ve Lazarus bu stratejinin temel umdelerini şu şekilde ifade etmektedirler:

  1. durumla alakalı kontrolü ele alma
  2. durumu değiştirmeye yarayacak lüzumlu bilgileri elde etme
  3. durumun artı ve eksilerini objektif olarak değerlendirme

Norveç’te okulda fiziki taciz görmeleri neticesinde intihar eden üç öğrenci ve aynı sebeplerle intihara teşebbüs eden diğer birkaç öğrencinin meydana getirdiği infial neticesi Norveç hükümetinin görevlendirdiği Dan Olweus isimli psikoloğun meseleye yaklaşımı ve çözüm üretmesi bu hususa güzel bir örnektir: Toplumsal Bir Problemin Tespit, Analiz ve Çözümü Üzerine Bir Örnek İncelemesi

Duygu Odaklı Stratejiler

Ele aldığımız ilk strateji zihni yaklaşımlarımıza, ikincisi problemin kendisine yönelik bir değişim öngörmekte iken, duygu odaklı stratejiler stres faktörüyle karşılaştığımızda bir netice olarak içimizde oluşan duyguları değiştirmeye yönelmektedir. Bu stratejileri kullanan insanlar stresli durumla karşılaşıp içlerinde stres hissini duymaya başladıklarında, duygularına,  yapıcı yada yıkıcı olacak şekilde, şu yollarla yaklaşabilmektedirler:

  • bastırılmış duyguları serbest bırakarak
  • dikkatlerini dağıtarak
  • düşmanca duygulara yönelerek
  • zihnen ve ruhen rahatlamaya vesile olacak tefekkür ve meditasyona yönelerek
  • sistematik gevşeme ve rahatlama teknikleri kullanarak.

Bu yöntemler stres duygularını tetikleyen düşüncelerden uzaklaşma, dikkati dağıtma yada duyguyu ve fiziksel semptomları kontrol altına almayı hedeflemektedir.

Duygusal rahatlama ve böyle bir baskının neticelerinden kurtulma gayreti diyebileceğimiz bu stratejiler şu pratiklerle ve tutumlarla da desteklenebilmektedir:

  • destekleyici, rahatlatıcı ve dengeleyici bir toplumsal destek arayışına yönelme
  • ortamdan bir süreliğine uzaklaşarak stres faktörünü olumlu bir atmosferde ve duyguların tazyikinden uzakta tekrardan değerlendirme
  • durumun oluşumuyla alakalı, varsa, sorumluluğu kabullenme ve ikrar etme
  • kontrolü mümkün değilse, böyle duygulardan ve tetikleyici ortamlardan kaçınma ve içindeysek uzaklaşma
  • kendi kendimizi kontrol etme ve bunu destekleyecek pratikler üzerinde çalışma

Yöntem Tercihi ve Sonuçları

Tüm bu stratejiler, kullandığımız tekniklere ve içeriğe bağlı olarak, bizi daha çok rahatlatabilir yada daha derin bir problemler sarmalının içine itebilir. Mesela, dikkatimizi dağıtıp rahatsız edici duygudan uzaklaşma bir stratejidir. Fakat bu dikkat dağıtmayı zihnimizi uyuşturarak ve bağımlılık yapıcı maddelerle temin etmek de mümkündür, farklı bir hobi, iş ve yapıcı teşebbüs ile temin etmek de mümkündür. Burada sergilediğimiz tercihler önümüze çıkacak zorlukların şeklini de belirleyecektir.

0 0 votes
Değerlendirin
Subscribe
Beni bilgilendir
guest
0 Comments
Inline Feedbacks
View all comments